Blog Listem

24 Ağustos 2010 Salı

Kadın Dudağında Sahte Kahkahalar

Yan masadan kahkahası geliyor dudaklarındaki kırmızı rujun yarısı gitmiş kadının. Üstelik hiç de komik değilken anlattıkları adamın.
Kadın Dudağında Sahte Kahkahalar...



O kadını düşünüyorum bütün gece boyunca. O masada kimle oturduğunu da biliyor aslında hikayenin komik olmadığını da ama serde çıkar var.

Alkolden ve sahte kahkahalardan akmış rimeli gözaltına yayılmış. Keşke kendini benim gözlerimle görebilse diye geçiriyorum içimden. Bakmayı bilen gözün görebileceği kadar yorgun ve bıkmış bir kadın o!

Bir yerlerde kırılmış olmalı bir yerde bir durakta mutlaka kanatmışlar. Öyle acıtmışlar ki kendi içine bakmaya korkar olmuş sonunda.



Düşünüyorum da; her mahvedilmiş hayatın ardında o yaşama dinamit koymuş biri var mıdır? Bir kadını yoldan çıkaran bir zamanlar kalbini parçalamış olan bir adam mıdır? Peki o adamı böylesine acımasız ve vicdansız yapan da bir başka kadın mıdır?



Birilerini yaraladığımızda birilerinin temiz ruhunu kirlettiğimizde aslında intikam mı alırız? Bizi de beyazken çamura bulayanlar yüzünden mi değişiriz?



Aşka olan inancımızı yolculuğun bir anında karşılaştığımız ve belki de her şeyimizi ortaya koyduğumuz biri mi yıkar? Hayal kırıklıklarımıza mı aptal yerine koyulduğumuza mı daha çok yanarız?

Kötüye giden yol hep daha kolaydır. İnsanız biri gelip kalbimizi keskin bıçakla yaraladığında can havliyle biz de yanlış hamleler yapabiliriz. Buraya kadarı daha anlaşılabilir ancak kabuk bağlamış yaraların intikamı derdine düştüğümüzde aslında kaybettiğimiz kendi hayatımız değil midir?

Yan masadaki kadını seyrediyorum. Sahte kahkahaların tüm restoranı kaplamasına bakıyorum. Kendini orada otururken görebilseydi acaba yanlış bir masada oturduğunu fark eder miydi? Sigarayı arka arkaya yakan kıyafetleri son derece pahalı parfümünün kokusu açık havada bile rahatlıkla duyulan bu kadın bu gece o adamın koynunda mı uyuyacak? Peki sevişmesi de kahkahaları kadar sahte mi olacak?

O kadın üzerine bir hikaye yazıyor olsaydım belki de ilk paragrafı şöyle başlardı:



Kendiyle karşılaşmaya korkan değişmiş bir kadın; bir gece yarısı karşısında sahte kahkahalar attığı bir adamın kolunda saat sabaha yaklaşırken uyuyakalır. Bütün gece yaşadıklarına dayanabilmesini sağlayan dubleler sabah uyandığında sadece baş ağrısına sebep olacaktır. Artık güneş doğmuş ve tüm kirler ışıkla beraber ortaya dökülmüştür. Kadın kalkar banyoya gider. Yüzünü yıkar yüzüne bakar baktığının kendi yüzü olduğunu sanarak ruhunu bıraktığı yerden almayı yine unutur…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder